24 Nisan 2010 Cumartesi

Hz. Mehdi (a.s.)'nin çıkışından önce büyük bir olay meydana gelecektir




"(1) Hz. Mehdi (as) çıkmadan önce (2) medinede (3) simsiyah taşların bile (4) kan içinde kaybolacağı (5) büyük bir vak'a olacaktır. Bu olayda bir kadının öldürülmesi (6) bir kamçının sallanması kadar kolay olacaktır. Ve bu olay 2 km kadar yayılacaktır. "

(EI-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-iI Muntazar, 41)


(1) Hz. Mehdi (as) çıkmadan önce ... Hadis-i şerifin böyle başlaması bu olayın aynı zamanda Hz. Mehdi (as)'nin çıkış öncesi alametlerinden olduğunu gösteriyor. Hz. Mehdi (as)'nin çıkış zamanı hadis-i şerifler ve büyük İslam alimlerinin izahlarına göre Hicri 1400 (Miladi 1979-80) yılı başlarındadır. Hadiste geçen "Hz. Mehdi (as) çıkmadan önce" ifadesi, Hz. Mehdi (as)'in ortaya çıkışından kısa bir süre önce bu büyük olayın olacağına işaret etmektedir. Kanlı 1 Mayıs olayları, 1977 yılında meydana gelmiştir.

(2) .
... Medinede ... Arapça'da Medine kelimesi aynı zamanda büyük şehir karşılığında da kullanılmaktadır. Aşağıdaki hadis buna örnektir.
Hz. İbni Amr'dan rivayet edilmiştir. Resulullah (sav) buyurdu ki:
Ey Ummet! Altı şey vardır ki, onlar olmadan kıyamet kopmaz... Altıncısı da medinenin fethi.
Denildi ki: H
angi medine? Buyurdu ki: Kostantiniyye. (İstanbul)
(Bu İstanbul'un Hz. Mehdi (as) tarafından yapılacak manevi fethidir.)
(Kıyamet Alametleri, s. 204  Ramuz EI Ehadis 1/296)


(3) ... Simsiyah taşların bile kan içinde kaybolacağı ... Hadis-i şerifin bu kısmında da kanlı hadisenin üzerinde cereyan edeceği zemin yüzeyi tarif edilmektedir. Siyah taş, yani asfalt yol üzerinde kanlı bir olay olacağına işaret edilmektedir.
- 1 Mayıs Taksim olayında 34 ölü ve 200 kişinin yaralanmasından akan kanlar, siyah taşlar
(yani asfalt yol) üzerine dökülmüş ve bu kanlar caddeye yayılmıştır.
Asfalt yol: Ufak çakıl taşlarının asfalt maddesi ile karıştırılmasından oluşur.
Bu karışım yola döküldüğünde yekpare siyah taş halini almaktadır.


 (4) ... kan içinde kaybolacağı ... Çatışmalar neticesinde akan kan, bazı kısımlarda asfaltı bir örtü gibi örtmüş ve asfalt yer yer görülmez hale gelmiştir.

(5) ... büyük bir vak'a olacaktır ...
1 Mayıs Taksim hadisesi anarşi döneminde çok sayıda insanın katledildiği ve çok fazla kanın akıtıldığı büyük bir hadisedir.

(6) ... Bir kamçının sallanması kadar kolay olacaktır ... Burada bir benzetme yapılarak öldürmenin pek kolayca işleneceğine dikkat çekiliyor. Nasıl bir kamçı, basit el hareketleriyle her tarafa doğru kolaylıkla sallanabiliyorsa, aynı kolaylıkla kamçı gibi kabzasından tutulan ve her tarafa yönetilebilen tabanca da sadece tetiğinin çekilmesiyle hedefteki şahsı öldürebilir.


İnanların doğru yoldan ayrılıp sağ ve solu tutmuş olmalarıdır



Hz Ali şöyle buyurmaktadır: İNSANLAR AZGINLIK YOLUNDA SAĞ VE SOLU TUTMUŞ DOĞRU YOLU BİR KENARA ATMIŞLAR. (Nehc-ul Belaga, Hutbe 150)

Ahir zamandaki insanlar arasındaki sevgisizlik


Herkese umumi olarak değilde yalnız (tanıdığı, bildiği) kimselere selam veril(diği zaman gel)medikçe... kıyamet kopmayacaktır. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, İmam Şarani, Tezkiretil Kurtubi Bedir Yayınevi, İstanbul 1981, s. 461, no. 845)



Amîre bint-i Nufeyl der ki: İmam Hüseyn aleyhisselam'ın şöyle buyurduğunu duydum: "Sizler birbirinizden berî (uzak) olduğunuzu söylemedikçe, birbirinizin yüzüne tükürmedikçe birbirinizi tekfir etmedikçe (inkarcılıkla suçlamadıkça) ve birbirinize lânet okumadıkça beklediğiniz (Hz. Mehdi (a.s.)'nin zuhuru) vuku bulmayacaktır. Arzettim ki: Öyleyse o zamanda hiçbir hayr yoktur. Buyurdu ki: "Hayrın hepsi o zamandadır. Kâim'imiz (Mehdi) kıyam edecek ve bunların hepsini ortadan kaldıracaktır." (Şeyh Muhammed b.İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 241)



Nüfeyl'in kızı Ümeyre şöyle diyor: "Hz. Hasan'in kızının şöyle dediğini duydum: "Beklediğiniz bu iş (HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN ÇIKIŞI) BAZILARINIZ BAZILARINDAN BERİ OLDUĞUNUZU, UZAK DURDUĞUNUZU İZHAR EDİP (GÖSTERİP) LANETLEŞMEDİKÇE asla meydana gelmeyecektir. (Bihar-ul Envar, c. 52, s. 211)



Abdullah bin Habele'nin bazı ricalden naklettiğine göre imam Cafer-i Sâdık aleyhisselam şöyle buyurdu:
"BİRBİRİNİZİN YÜZÜNE TÜKÜRÜNCE BU ZUHUR (HZ. MEHDİ (A.S.)'NİN ORTAYA ÇIKIŞI) VUKU BULACAKTIR. ÖYLE Kİ BİRBİRİNİZE LANET EDECEKSİNİZ, HATTA BİRBİRİNİZİ YALANCI DİYE ADLANDIRACAKSINIZ."
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 241)

İnsanların Liderlerini Öldürmesi



Liderlerinizi öldürmedikçe, dünyanızda kötüleriniz varis olmadıkça kıyamet kopmaz.

(Kıyamet Alametleri, s. 141)



23 Kasım 1963
Yakın geçmişte pek çok lider öldürülmüştür. Bunlardan birkaçı da küpürlerde görüldüğü gibi ABD Başkanı J.F.Kennedy, İsveç Başbakanı Olof Palme, Yugoslavya Kralı 1. Alexander, Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül-Hak'tır.

Kişinin Kardeşini Öldürmesi



Kişi, kardeşini öldürmedikçe kıyamet kopmaz.

(Kıyamet Alametleri, s. 141)

Harap Olmuş Yerlerin İmarı, İmar Edilmiş Yerlerin Tahribi



Dünyanın harap olmuş yerlerinin imarı, imar edilmiş yerlerinin tahribi kıyametin şart ve alametlerindendir.
(Kıyamet Alametleri, s.138)
Mamur beldeler harab edilince, kişi emanetine temerrus edince, kıyametle senin aranda şu iki parmak arası kadar bir mesafe kalmış demektir.
(Kıyamet Alametleri, s. 143)


1906'da SanFrancisco'da yaşanan deprem 3000 kişinin ölümüne ve şehrin büyük bir bölümünün yanmasına neden oldu.(Sağda) Günümüzde San Francisco şehrinin görünüşü.(Solda)



Günümüzde modern şehirlerin birçoğu gökdelenlerden oluşmaktadır. Hadiste bildirilen olay tam olarak gerçekleşmiştir.

Büyük Şehirlerin Yok Olması: Savaşlar ve Afetler



"Büyük şehirler dün sanki yokmuş gibi helak olur."

(Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 38)


20. yüzyıl için en çok kullanılan tanımlama "felaketler yüzyılı"dır. Gerek depremler, kasırgalar ya da seller gibi doğal afetler, gerek iç savaşlar ve çatışmalar, gerekse de büyük deniz ya da uçak kazaları çok sayıda insanın ölümüne yol açmıştır. Yok olan şehirler, tarihten silinen halklar kıyametin hadislerde haber verilen alametlerindendir.

Hadiste belirtilen büyük şehirlerin helak oluşu, savaşlar ve çeşitli doğal afetler sonucunda meydana gelen yıkımları akla getirmektedir. Yakın geçmişte geliştirilen nükleer silahlar, uçaklar, bombalar, füzeler ve benzeri çağdaş silahların savaşlarda kullanılması büyük tahribata neden olmuştur. Bu korkunç silahlar tarihteki benzerleriyle kıyaslanmayacak düzeyde yıkımlara yol açmıştır. Elbette hedef konumundaki "büyük şehirler" de bu yıkımlardan birinci derecede etkilenen yerler olmuştur. II. Dünya Savaşı'nın benzersiz sonuçları buna bir örnek olarak verilebilir. Dünya tarihinin en büyük savaşında, atom bombasının kullanılmasıyla Hiroşima ve Nagasaki tamamen yerle bir olmuştur. Avrupa'nın başkentleri ve önemli şehirleri de ağır bombardımanlar neticesinde büyük ölçüde yıkılmıştır. Britannica Ansiklopedisi II. Dünya Savaşı'nın Avrupa şehirlerinde neden olduğu hasarı şöyle anlatır:

Hadislerde Ahir Zaman'da büyük şehirlerin dün yokmuş gibi olacakları haber verilir. Geçtiğimiz yüzyıl yok olan şehirlerle doludur. Atom bombasından sonra Hiroşima (üstte) ve Çeçen şehirleri (yanda) buna sadece iki örnektir.

Meydana gelen tahribat Avrupa'nın büyük bölümünü ayın yüzeyine dönüştürmüştü: Şehirler bombardımanlar sonucunda harap oldu, sayfiye yerleri kavruldu ve simsiyah oldu, yollar bombaların açtığı çukurlarla kaplandı, demiryolları kullanılamaz hale geldi, köprüler yıkıldı, limanlar batık gemilerle doldu. Savaş sonrası Almanya'nın Amerikan Bölgesi askeri valisi General Lucius D. Clay'in dediği gibi, "Berlin sanki ölülerin şehri gibiydi."(Britannica Encyclopedia 2000, "The blast of World War II") 

Geçtiğimiz asır dünyaya sayısız felaket getirmiştir. Pek çok ülkede yıkıcı olaylar baş göstermiş, milyonlarca insan bu felaketlerde yaşamını yitirmiştir. Bu olaylar, hadislerde dikkat çekilen Ahir Zaman olaylarıyla büyük bir paralellik göstermektedir. İnsanların artık bu durumdan ibret alarak Kuran ahlakına yönelmeleri şarttır.
Kısacası, II. Dünya Savaşı'nın tarihte benzeri görülmeyen genişlikteki tahribatı hadisin işaret ettiği olayla birebir uyuşmaktadır.
"Şehirlerin yok olmasına" neden olan bir diğer etken de doğal afetlerdir. Doğal afetlerin içinde bulunduğumuz çağda hem sayısal hem de büyüklük olarak arttığı istatistiksel bir gerçektir. Son on yılda baş gösteren iklim değişikliklerinin yol açtığı felaketler bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Sanayi, zararlı ve istenmeyen bir yan ürün olan küresel ısınmaya sebep olmakta, giderek ısınan dünya atmosferindeki dengeler bozulmakta ve böylece iklim değişiklikleri meydana gelmektedir. 1998 yılı şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıl olmuştur.(BBC News Online, "The first horseman: Environmental disaster", Aralık 1999, http://news.bbc.co.uk/hi/english/sci/tech/
newsid_563000/563127.stm)Amerika Ulusal İklimsel Veri Merkezi'nin kayıtlarına göre de en fazla iklimsel afet 1998'de meydana gelmiştir.(National Climatic Data Center, "Billion Dollar U.S. Weather Disasters", Ekim 2000, http://www.ncdc.noaa.gov/ol/reports/billionz.html)
Son yıllardaki kasırga, fırtına, tayfun ve hortum gibi felaketler başta Amerika kıtası olmak üzere dünyanın birçok yerinde yıkıcı zarara neden olmuştur. Bunlara ek olarak seller de bazı yerleşim merkezlerinin sular ve çamur altında kalmasına yol açmıştır. Ayrıca depremler, volkanlar ve tsunami dalgalarının yaptığı büyük tahribatlar da unutulmamıştır.

İmam Rabbani Hazretleri'nin Hz. Mehdi (a.s.)'nin hicri 1400'de zuhur edeceğine dair verdiği iki önemli ölçü de gerçekleşmiştir

Büyük Ehl-i Sünnet alimi İmam Rabbani Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuruyla ilgili olarak Mektubat-ı Rabbani adlı eserinde iki tane çok önemli ölçü vermiştir.
 
1.    ÖLÇÜ
 
Bu ölçülerden birincisi Hz. Mehdi (a.s.)’nin Peygamberimiz (s.a.v.)’den bin sene geçtikten sonra zuhur edeceğidir.
 
Rabbani Hazretleri Mektubat-ı Rabbani’nin 1/569. sayfasında şöyle bildirmektedir:


Ancak beklenen odur ki; ARADAN BiN SENE GEÇTİKTEN SONRA bu saklı devlet tecid edile (yenilene). Ona bir üstünlük verilip suyu bulması, arttırıla... Böylece kemalatin (faziletlerin, mükemmelliklerin) aslı zuhur edip onun zilletini örte.. Ve yüce bağlılığa değer veren HZ. MEHDİ GELSİN. Allah ondan razı olsun.

(Mektubat-i Rabbani, 1/569)


Şu an Hicri 1430 yılındayız. Bu tarih, Peygamberimiz (s.a.v.)’den itibaren 1000 yılın geçmiş olduğunu göstermektedir. Bu da Rabbani Hazretleri’nin Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru için gerekli olduğunu ifade ettiği birinci ölçüsünün gerçekleşmiş olduğunu ispatlamaktadır.




2.    ÖLÇÜ
 
Rabbani Hazretleri’nin Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuruyla ilgili verdiği ikinci büyük ölçüsü ise “iki dişli münevver bir yıldızın” dünyanın yakınından geçmesi şartıdır.


Ashabın verdiği habere göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
 
 
"Vaad edilen Mehdi'nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan'a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ (1) MÜNEVVER (2) BİR BOYNUZ (3) ÇIKAR."
 
 
 
"ŞARK TARAFINDA BIR KUYRUKLU YILDIZ DOĞUP AYDINLIK VERECEKTİR."
 
 
 
Bu yıldız dahi doğmuştur. Amma o mudur, yoksa onun bir benzeri midir?
 
 
 
Bu yıldıza:
 
 
 
-Kuyruklu yıldız, adının verilmesi, ihtimal ki, şu anlatmalara dayanıyor:
 
-Sabitlerin seyri, MAĞRİBDEN (BATIDAN) MEŞRİKADIR (DOĞUYADIR)(4)...
 
 
 
Bu yıldızın durumu da, onun seyrine göredir. Yani yüzü meşrik canibine doğru, arkası dahi, mağrib tarafınadır. Bu uzun beyazlık dahi, onun arka tarafındadır. Bu mana icabı olarak, ona:
 
 
 
-Kuyruk... isminin verilmesi yerindedir.
 
 
 
ONUN HER GÜNKÜ IRTİFİ (GEÇİŞ YÖNÜ) İSE, MEŞRİKTEN MAĞRİBEDİR.(5) Ancak o, kısri (kendine has durumunda ağırlık taşıyan) seyri ile felek-i azamın seyrine bağlıdır.
 
Hakikat-i hali, en iyi bilen Sübhan Allah'tır.
 
İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184




(1) ... iki dişli...:
 
Lulin  kuyruklu yıldızının arka kısmındaki kuyruğun çatallı olması, hadisteki iki dişli ifadesiyle birebir bağdaşmaktadır.
 
(2) ... münevver (aydınlatıcı)...:
 
Hadiste bahsi geçen münevver (aydınlatıcı) sıfatı, Lulin kuyruklu yıldızının dünyaya yaklaştıkça 6 yıldız parlaklığı kadar artan parlaklığına işaret etmektedir.
 
(3) ... bir boynuz...:
 
Lulin kuyruklu yıldızını diğer kuyruklu yıldızlardan ayıran en önemli farklılığı, yıldızının çekirdeğinin arka kısımda yer alan kuyruğunun karşısında, çekirdeğin ön kısmında yani ilerleme yönünde de bir kuyruğunun bulunmasıdır. Lulin kuyruklu yıldızının çekilmiş fotoğraflarına bakıldığında da karşıt yöndeki iki kuyruğun şekil itibariyle bir boynuzu andırdığı ilk bakışta farkedilmektedir.
 
(4) Sabitlerin seyri mağripten (batıdan) meşrikadır (doğuyadır)...:
Hadisin devamında yer alan "Sabitlerin seyri, mağribden (batıdan) meşrikadır (doğuyadır)..." ifadesi gökcisimlerinin dönüş yönüne işaret etmektedir, ki bu bilgi 20. yüzyılda elde edilen astronomi bilgileriyle birebir uyuşmaktadır. Nitekim bütün gökcisimleri MAĞRİPTEN (batıdan) (MEŞRİKA) doğuya hareket etmektedir.
(5) Onun her günkü irtifi (geçiş yönü) ise, meşrikten (doğudan) mağribedir (batıyadır)...:
Burada ise “Onun her günkü irtifi (geçiş yönü) ise..." denilerek, Lulin kuyruklu yıldızının diğer gök cisimlerinden farklı olarak doğudan batıya doğru hareket ettiği bildirilmiştir.
 
Peygamber Efendimiz (sav)'in hadisinde ahir zamanda gelmesi beklenen Hz. Mehdi (a.s.)'nin çıkış alameti olarak belirttiği ve İmam-ı Rabbani'nin de detaylı olarak tefsir ettiği "  iki dişli münevver (aydınlatıcı) bir boynuz çıkar" ifadesi 24 Şubat 2009 yılında yani Hicri 1430’da Dünya'ya en yakın noktadan geçen Lulin kuyruklu yıldızına işaret etmektedir.
 
Bu kuyruklu yıldızın en önemli bir diğer özelliği de bilim adamlarınca; bu yıldızın bir daha en az 1000 YIL SONRA yeniden Dünya’nın yakınından geçebileceğinin söylenmesidir.
 
(Lulin kuyruklu yıldızının bin yılda bir geldiği; bundan sonraki gelişinin de bin yıl sonra olacağını açıklayan bilimsel açıklamaların olduğu internet siteleri.)
http://www.skyandtelescope.com/observing/home/35992534.html
http://kathmanduk2.wordpress.com/2009/01/17/skywatch-comet-lulin-approaches/
http://www.dipity.com/timeline/Comet-Lulin
http://topnews.us/content/23887-get-best-views-comet-lulin-now
http://www.brighthub.com/science/space/articles/25677.aspx




Bilim adamlarınca verilen bu zaman ise, Ehl-i sünnet alimlerinin; -Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinden yola çıkarak- dünyanın ömrü ve kıyamet günü ile ilgili olarak vermiş oldukları tarihlere göre bu yıldızın bir daha geçmesinin mümkün olmadığını göstermektedir. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde Dünya’nın ömrünün 7000 yıl olduğu bildirilmiştir.


Enes Malik 'den tahric etti. O dedi ki, Resulullah (s.a.v.) buyurdu:
 
DÜNYANIN ÖMRÜ, AHİRET GÜNLERİNDE YEDİ GÜNDÜR. Allah-u Teala buyurdu ki: Rabbin katında bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.
 
Enes b. Malik 'den O dedi ki Resulullah (s.a.v) buyurdu:
 
Enes bin Malik’den: ”Kim bir din kardeşinin, Allah yolunda ihtiyacını görürse, Allah onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de,ibadetle geçirmişçesine, ŞU DÜNYANIN YEDİ BİN YILLIK ÖMRÜ MÜDDETİNE sevab yazar.”
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il  Mehdiyy-il Ahir zaman, sh. 88)
 

Yine Hanbeli Mezhebi’nin kurucusu Ahmet İbni Hanbel’in eserinde yer alan ve Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bir hadiste ise Peygamberimiz (s.a.v.)’e kadar Dünya’nın ömründen 5600 yıl geçtiği bildirilmiştir:


Ahmet İbni Hanbel ilel’inde nakletti.  DÜNYADAN BEŞ BİN ALTI YÜZ YIL GEÇMİŞTİR.

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, 89)
 

Büyük ehl-i sünnet alimlerden Suyuti Hazretleri ise ümmetin ömrü ile ilgili olarak şöyle bildirmiştir:


"BENİM ÜMMETİMİN ÖMRÜ 1500 SENEYİ PEK GEÇMEYECEK."

(Suyuti, el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elfu, el-havi lil Fetavi, Suyuti. 2/248, tefsiri Ruhul Beyan. Bursevi. (Arapça) 4/262, Ahmed bin Hanbel, Kitâbu’l-İlel, sh. 89)




Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen tüm bu bilgiler değerlendirildiğinde Dünya’nın ömrünün Hicri 1500’leri geçmeyeceği doğrulanmaktadır. Bu nedenledir ki Lulin kuyruklu yıldızının Dünya’nın yakınından bir daha 1000 yıl sonra geçmesi sahih hadislere ve ehl-i sünnet alimlerinin ortak görüşlerine göre mümkün değildir. (Doğrusunu Allah bilir.)
 
Bu durum, hem Rabbani Hazretleri’nin Mektubat’ında vermiş olduğu; “iki dişli münevver yıldız” ile ilgili bilginin, Hicri 1430’da Dünyamızın yakınından geçen Lulin kuyruklu yıldızına ait olduğunun bir ispatıdır hem de Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuruyla ilgili olarak verdiği bu son ölçünün de gerçekleşmiş olduğunun açık bir göstergesidir.

İmam Rabbani Hz. Mehdi (a.s.) çıkmadan önce hadislerde belirtilen birçok alametin oluşacağını söylemiştir, bu alametlerin hemen hepsi çıkmıştır


İmam Rabbani Hazretleri Hz. Mehdi’nin zuhurundan önce pek çok alametin tahakkuk edeceğini bildirmiş ve bu alametleri de harika haller olarak nitelendirmiştir:


MEHDİ’NİN ZUHUR ZAMANI YAKINDIR. ONUN ZUHUR ZAMANI OLAN YÜZ (ASIR) BAŞINA GELİNCEYE KADAR NİCE MEBDE’LER (BAŞLANGIÇ ALAMETLERİ) VE MUKADDİMELER (ÖN ALAMETLER) ZUHUR EDECEKTİR....

MEHDİ DAHA BÜYÜKTÜR. Onun sebebi ile, İslam’a ve Müslümanlara büyük takviye gelecektir. Onun velayetinin dahi, zahir ve batın büyük tasarrufu vardır. Nice harika hallerin ve kerametlerin sahibi olacaktır. ONUN ZAMANINDA, NİCE HAYRET VEREN HALLER ZUHUR EDECEKTİR. ... Onun vücudunun zuhurundan evvel, adet harici HARİKA HALLER MEYDANA GELE.

İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 2. cilt, 381. Mektup, s. 1184-1186)





İmam Rabbani Hazretleri’nin ifade ettiği bu harika olayların hepsi Hicri 1400 senesinden başlayarak günümüze kadarki 30 yıllık süre içerisinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’nin anlatımıyla mucizevi şekilde tesbih taneleri gibi” birbirini izleyerek gerçekleşmiştir.


Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"… eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler."


Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.


Kıyamet alametleri birbirini takiben meydana gelir. Bir dizideki boncukların artarda kopması gibi.

(Ramuz-El Ehadis, 277/6; Camiü's-Sagir, 3/167)


(Diğer hadisler için bakınız. http://www.hazretimehdi.com/cikis.php)

Aşağıda sadece az bir kısmına yer verdiğimiz ahir zaman alametleri bazı kişilerin sözde Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru diğer bir yüzyıla kalmıştır iddiasını tamamen geçersiz hale getirmektedir:




-1-

İmam Rabbani Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru için iki dişli münevver bir yıldızın çıkışını önemli bir alamet olarak belirtmiş, öyle ki bu yıldızın tüm özelliklerini en ince detayına kadar tarif etmiştir:


Ashabın verdiği habere göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Vaad edilen Mehdi'nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan'a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ, MÜNEVVER BİR BOYNUZ ÇIKAR."

Bu rivayetin yapıldığı haşiyede yazıldığına göre, o sütunun iki başı vardı...

ŞARK TARAFINDA MEYDANA ÇIKAN O BEYAZLIK; ÖNCELERİ NURLU BİR SÜTUN HALİNDE İDİ. SONRA, ONA BİR EĞRİLİK GELDİ; BOYNUZ ŞEKLİNİ ALDI.

İhtimaldir ki, onun için:
-iki başlı, isminin verilmesi, şu itibara göre ola:

HER İKİ TARAFINDA DA BİR İNCELİK OLUP DİŞE BENZERLER; BUNUN İÇİN, HER İKİ TARAFTA BAŞ İTİBAR EDİLMİŞTİR. Nitekim, bir süngünün de her iki tarafı incelik taşısa, onun için de:

-İki başlı, tabirini kullanır.

Kardeşim Şeyh Muhammed Tahir Bedahşi Confor'dan geldi. Şöyle anlatıyor:

-O SÜTUNUN ÜST TARAFINDA DA İKİ BAŞI VAR; İKİ DİŞE BENZİYOR. İKİSİ ARASINDA DA KISA BİR AYRILIK VAR.

Bu mânanın teşhisi sahrada hasıl oldu.

Aynı haberi, bir başka topluluk da verdi.

Halbuki bu doğuş, Mehdi'nin zuhuru zamanında olacak zuhur değildir. Zira, ONUN ZUHURU, YÜZ BAŞLARINDA OLACAKTIR. Şu anda dahi, yüz başını, on sekiz sene geçmiş vaziyettedir.


Hadis-i şerifte, Mehdi'nin alâmetleri hakkında şöyle anlatılmıştır:

"ŞARK TARAFINDA BİR KUYRUKLU YILDIZ DOĞUP AYDINLIK VERECEKTİR."

BU YILDIZ DAHİ DOĞMUŞTUR. AMMA O MUDUR, YOKSA ONUN BİR BENZERİ MİDİR?


Bu yıldıza Kuyruklu yıldız, adının verilmesi, ihtimal ki, şu anlatmalara dayanıyor:

SABİTLERİN SEYRİ, MAĞRİBDEN (BATIDAN) MEŞRİKADIR (DOĞUYADIR) (4)...

BU YILDIZIN DURUMU DA, ONUN SEYRİNE GÖREDİR. YANİ YÜZÜ MEŞRİK CANİBİNE DOĞRU, ARKASI DAHİ, MAĞRİB TARAFINADIR. BU UZUN BEYAZLIK DAHİ, ONUN ARKA TARAFINDADIR. Bu mana icabı olarak, ona:

-Kuyruk... isminin verilmesi yerindedir.

ONUN HER GÜNKÜ İRTİFI İSE, MEŞRİKTEN MAĞRİBEDİR. ANCAK O, KISRİ (KENDİNE HAS DURUMUNDA AĞIRLIK TAŞIYAN) SEYRİ İLE FELEK-İ AZAMIN SEYRİNE BAĞLIDIR.

İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184


İmam Rabbani Hazretleri’nin “BU YILDIZ DAHİ DOĞMUŞTUR. AMMA O MUDUR, YOKSA ONUN BİR BENZERİ MİDİR?” ifadesinden, tüm detaylarıyla tarif ettiği söz konusu yıldızın kendi döneminde çıkmadığı anlaşılmaktadır. Eğer bu özelliklerle birebir uyum içinde olan ve 24 Şubat 2009 tarihinde Dünya’ya en yakın noktadan geçen Lulin kuyruklu yıldızı o devirde de görünmüş olsaydı hiç şüphesiz ki İmam Rabbani Hazretleri bunu çok açık ve emin bir üslupla ifade ederdi. Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru için ana delillerden kabul ettiği bu alametin kendi devrinde tahakkuk etmemiş olması, Hz. Mehdi (a.s.)’nin o devirde çıkmadığına ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin bu kuyruklu yıldızın görüleceği ileriki bir yüzyılda yani günümüzde zuhur edeceğine dair delil teşkil etmektedir.





-2-

İmam Rabbani Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin Kuran ahlakına tamamen aykırı, küfrani  bir yaşam tarzının her yönüyle açık ve aleni bir şekilde yaşanacağı bir dönemde Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur edeceğini ifade etmektedir:


... Bir hadis-i şerifte, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
KÜFÜR HER YANI İSTİLA EDİP HÜKMÜ CEMİYET İÇİNDE AŞİKARE İŞLENMEDİKÇE, MEHDİ ZUHUR ETMEZ. BU VAKİTTE, VAKİ OLAN İSE, KÜFRÜN İSTİLASIDIR. ONUN KUVVETİDİR. İSLAM’IN VE MÜSLÜMANLARIN DAHİ ZAAFIDIR.

Bu vakit, Resulullah (sav) Efendimizin, ehl-i İslam’ın garib düşeceklerini anlattığı devirdir. Onlara ne mutlu. Ayrıca, Resulullah (sav) Efendimiz onları müjdelemiştir.

(İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 2. cilt, 381. Mektup, s. 1184-1186)


Bilindiği üzere İmam Rabbani Hazretleri’nin yaşadığı yıllar İslam’ın en parlak yaşandığı yıllardı. Müslüman aleminin başında bir halife vardı. Dolayısıyla bu hadis-i şerifte bahsi geçen küfür sisteminin her yere hakim olması durumu İmam Rabbani’nin yaşadığı dönemde yoktu. Demek ki İmam Rabbani kendisinden sonraki bir döneme, insanların İslam ahlakından iyice uzaklaşıp dalalete düştükleri bir döneme dikkat çekmekte ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin de bu dönemde zuhur edeceğine işaret etmektedir. Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkışında da Müslüman alemi çok büyük bir zulüm sistemi içinde bulunacaktır, başlarında manevi bir liderleri olmayacaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’nin tarif ettiği dönem, her türlü din dışı sistemin en uç boyutlarda yaşanağı ahir zamandır, ve içinde bulunduğumuz zaman da bu zamana denk gelmektedir. Öyleyse Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru da içinde bulunduğumuz bu dönemde olacaktır.





-3-

Hicri 1400’de, hadiste Peygamberimiz (s.a.v.)’in tam açıkladığı şekilde Fırat’ın suyu, üzerine kurulan baraj ile kesilmiştir.


"Fırat Nehri'nin suyu çekilerek altın hazinesini açıklaması zamanı yaklaşıyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir şey almasın."

(Hadisi Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)

(Riyâzü's-sâlihîn min hadîsi seyyidi'l-mürselîn, İmam Nevevî', 3/332)


-4-

Yine Peygamberimiz (s.a.v.), Afganistan’ın işgal edileceğini;


"Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Hz. Mehdi (a.s.)'sinin yardımcılarıdır."

(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,  s. 59)


hadisiyle bildirmiştir. Rusların Afganistan’ı 1979 yılında yani Hicri 1400’de işgal etmeleriyle bu hadis tahakkuk etmiştir.





-5-

Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zamanda Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alametlerinden biri olarak Ramazan ayında iki yıl üstüste güneş ve ay tutulmaları olacağını haber vermiştir.


"Hz. Mehdi (a.s.) için 2 alamet vardır ki... Bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi Ay'ın ikincisi de ortasında Güneş'in tutulmasıdır."?

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)


"Hz. Mehdi (a.s.)'nin çıkmasından önce bir Ramazan içinde Güneş iki defa tutulacaktır."?

(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 440)


"... Güneş'in oruç ayının ortasında, Ay'ın ise sonunda tutulması..."

(Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)


"Hz. Mehdi (a.s.)'nin gelişi Ramazan ayında ayın iki kere tutulmasına sebep olacaktır."?

(Kıyamet Alametleri, s. 200)


Hicri 1400 içinde 1981 ve 1982 yıllarında arka arkaya ve tam Ramazan ayında güneş ve ay tutulmaları gerçekleşmiştir. 81 ve 82 yıllarında arka arkaya gerçekleşen bu gökyüzü olaylarıyla hadis tam olarak tahakkuk etmiştir.




-6-

Yine Dünyamızın yakınından ancak 76 yılda bir geçen Halley kuyruklu yıldızı 1986 yılında yani Hicri 1406’da geçmiş ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadiste;


O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir.

(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)


şeklinde bildirdiği bir alamet daha gerçekleşmiştir.

-7-

Peygamberimiz (s.a.v.) hadisinde;

“ ... AZERBAYCAN'DAN MUTLAKA BİR ATEŞ ÇIKACAKTIR. Ve hiçbir şey onun karşısında duramayacak. Böyle bir şey olunca evinizde oturun...”

(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 311)


şeklinde belirtmiş gerçekten de Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ toprakları 1988 tarihinde Ermeniler tarafından işgal edilerek bu hadis de yine Hicri 1400 içinde gerçekleşmiştir.




-8-

1979 yılında (Hicri 1 Muharrem 1400’de) Hac sırasında Kabe’de büyük bir katliam olmuştur. (1 Muharrem 1400) Olayın meydana geliş tarihi Hicri 1400 yılının ilk günüdür. Bu sırada 30 kişi hayatını kaybetmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) hadiste;


ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NIN) ÇIKACAĞI YIL, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler... Hep birlikte Beyt-i Şerif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak."

(Kıyamet Alametleri, s. 168-169)


şeklinde ifade ederek “Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkacağı yıl” Kabe’de böyle önemli bir olayın olacağından bahsetmektedir. “Çıkacağı yıl” ifadesi bu açıdan son derece önemlidir. Çünkü hem bu olay hem de Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış tarihi 1979 yılını göstermektedir. 1979 yılında gerçekleşen bu olayın ardından 7 yıl sonra Hac sırasında çok daha kanlı bir olay meydana gelmiştir. Bu sefer de 402 kişi öldürülmüştür. Ancak bu olayın ilkinden farkı son olayın Kabe’nin içinde değil yanında gerçekleşmiş olmasıdır. Bu 2 olay da hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’nin çıkış alameti olarak anlatılan “Kabe baskını ve Kabe’de kan akıtılması” olaylarıyla tam olarak aynı şekilde olmuştur.


Ahir zaman alametleri bir bütündür ve bu alametlerin 30 yıllık bir zaman dilimi içinde gerçekleşmesi, hem Peygamberimiz (s.a.v.)’in haber verdiği ahir zaman içinde yaşadığımızı, hem de tüm Müslümanlarca büyük bir heyecan ve umutla beklenen Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunu müjdelemektedirler. Bu nedenle büyük ve küçük alametler olarak adlandırılmış olan alametlerin hepsi Müslümanlar için son derece önem taşımaktadır. Bu alametlerden herhangi birinin gerçekleştiğini görmek Müslümanların umutlarını pekiştirmekte, heyecanlarını artırmakta ve şevklerini kat kat yükseltmektedir.

Uzayda insan eli biçiminde bir görüntü oluşacaktır

... Esma binti Umeys dedi ki: O GÜNÜN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHURUNUN) ALAMETİ SEMADAN UZATILMIŞ VE İNSANLARIN KENDİSİNE BAKIP DURDUĞU BİR EL’DİR.

Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler, Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S.  69


... İŞTE O ZAMAN (HZ. MEHDİ (A.S.)’NİN ZUHURU ZAMANINDA) SEMADAN KENDİNİ BELLİ EDEN BİR EL GÖRÜNÜR...

Celalettin Suyutinin Tasnifinden Hadisler,  Ahir Zaman Mehdisinin Alametleri, Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, S.  51


SEMADAN ZUHUR EDEN BİR EL ve “emiriniz Mehdi’dir” şeklindeki bir nida duyuluncaya kadar tefrika ve ihtilaflar devam edecektir. O GÜNÜN ALAMETİ: SEMADAN BİR EL UZANACAK ve insanlar ona bakacak ve göreceklerdir.

Ahmed İbn-i Hacer-i Mekki (Heytemi), Beklenen Mehdinin Alametleri, El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, S. 53
 




Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen bu hadislerde gökte bir “el”in görüneceği ve bu elin Hz. Mehdi (a.s.)’nin geliş alametlerinden olduğu bildirilmektedir. Bu döneme kadar ihtilafların devam edeceği ve Hz. Mehdi (a.s.)’nin semadan, yani radyo, televizyon ve internet gibi iletişim araçları vesilesiyle, sürekli gündem olacağı hadislerden anlaşılmaktadır.

Amerika Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)’ne bağlı Chandra Röntgen Gözlemevi tarafından çekilen bir uzay fotoğrafında el şeklindeki bir nötron yıldızları kümesi başka bir yıldız kümesini kavrıyomuş gibi görülmektedir. Hadislerde belirtilen el ifadesi, NASA tarafından “Tanrı’nın eli” olarak adlandırılan ve uzayda vuku bulan bir gök olayının vesile olduğu bu görüntüye işari manada bakıyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.)

Söz konusu yıldız kümesinin oluşturduğu el şeklinin duruşu hadisteki uzanma tanımına da tam uymaktadır. NASA tarafından çekilen fotoğraftaki el şekli bir yere uzanıyormuş görünümündedir. Ayrıca insanların Hz. Mehdi dönemindeki gelişmiş yüksek uzay ve astronomi teknolojisi sayesinde uzayda meydana gelen bu gök olayını teleskoplar vesilesiyle bakarak görebilmeleri de hadisteki ifadelerle birebir uyum içindedir.

Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur alametleri "… eskimiş ipi kopan bir kolyenin taneleri gibi birbiri ardına gelen alâmetleri beklesinler." (Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.) hadisinde belirtildiği gibi son 30 yıllık süre zarfında art arda yaşanmıştır ve yaşanmaya da devam etmektedir. En son 24 Şubat 2009 tarihinde dünyaya en yakın noktadan geçen çift kuyruklu Lulin kuyruklu yıldızının İmam-ı Rabbani tarafından tefsir edilen “şark tarafında iki dişli münevver bir boynuz çıkar” hadisine işaret ediyor olmasının ardından, şimdi de “semadan bir el uzanacak” hadisinin işaret ettiği uzaydaki bu el görüntüsü Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhur ettiğine, faaliyete başladığına, insanlar tarafından farkedilmesinin de iyice yaklaştığına delil teşkil etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)



Kuraklığın ardından görülen yoğun yağmur yağışları

Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel umutlarını kesmişlerdi. (Rum Suresi, 49)


Ayette belirtildiği gibi, son yıllarda da yağmur yağmasından umutların kesildiği bir dönem yaşanmıştır. Bu süreç boyunca bilim adamları dünyanın dev bir sera haline geleceği ve yağmur miktarının giderek daha da düşeceği yönünde açıklamalarda bulunmuşlardır.

Küresel ısınma teorilerine göre, dünyanın genelinde başgösteren bu kuraklığın uzun yıllar devam etmesi, yağmurun giderek daha da azalması gerekiyordu. Ancak böyle olmamıştır. Bir süredir aralıksız yağmur yağmaktadır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) de Hz. Mehdi (a.s.)'nin çıkışı öncesinde ilk başta kuraklık olacağını, daha sonra ise çok bol yağmur yağacağını haber vermiştir.



Hürriyet, 5 Nisan 2009





Habertürk, 7 Mart 2009





Habertürk, 5 Nisan 2009




Hürriyet, 28 Mart 2009




Sabah, 16 Mart 2009




Yeni Şafak, 14 Mart 2009




Yeni Asya, 26 Mart 2009



Önce Vatan, 19 Şubat 2009




Bugün, 11 Mayıs 2009


Türkiye, 2 Mayıs 2009

 

Dokuz sütun, 28 Nisan 2009


Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhurunda çift kuyruklu bir kuyruklu yıldız çıkacak ve öyle parlak olacak ki, dolunay gibi parlayacak. Bu yıldızın çıkışından sonra öyle çok yağmur yağacak ki, büyük hasar olacak. Fakat halk bu yağmurları sevinçle karşılayacak. Çünkü bundan önceki 3 yılda hiç yağmur yağmamış olacak.

(Murtaza Lakha, R &K Tyrell Basımevi, Londra, 1993)


Hadiste bahsedilen yıldız, 24 Şubat 2009 tarihinde dünyaya en yakın noktadan geçen “Lulin” kuyrukluyıldızıdır ve yağmurların bu kuyrukluyıldızın görülmesinin ardından yağacağına dikkat çekilmiştir. Aynen hadiste belirtildiği gibi, 2009’un Mart ayında Türkiye’nin muhtelif illerinde yoğun yağmurlar görülmüş, hatta birçok ilde hasar meydana gelmiştir. Örneğin Dim Barajı’nın kapakları aşırı doluluktan kırılmış ve binlerce insan evlerinden tahliye edilmişlerdir. Halen de Türkiye'nin pek çok bölgesinde yoğun yağmur yağmakta, hatta insanların yağmurların durması için dua ettiklerine ve yağmurların artması nedeniyle barajların dolduğuna ve kapaklarının açılacağına dair basında haberler yer almaktadır. Bu durumda, küresel ısınma teorisylenlerinin ifade ettiği gibi bir durumun söz konusu olmadığı da anlaşılmaktadır.





HZ. MEHDİ (A.S.) DEVRİNDE BÜYÜK BİR DİNE YÖNELİŞ YAŞANACAKTIR

Rum Suresi’nin, Ahir Zaman’da yaşanacak kuraklığın ardından yoğun yağmurların görüleceğini işari anlamda haber veren 49. ayetinin ardından gelen ayet, yine Ahir Zaman’da yıllarca Kuran ahlakından uzak bir şekilde yaşamış olan insanların, tıpkı yağmurun ardından canlanan toprak gibi, Kuran ahlakıyla hayat bulacaklarına işaret etmektedir: 


Şimdi Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir. O, her şeye güç yetirendir. (Rum Suresi, 50)


Ahir Zaman’da Hz. Mehdi (a.s.)’nin vesilesiyle dünyada büyük bir değişim yaşanacak, Allah'ın izniyle yakın gelecekte din ahlakı tüm yeryüzüne hakim olacaktır.